MERCADO DE LA BOQUERIA
Benim Bodrum’ dan bir arkadaşım var. Adı Leyla… Kendisi rehber. Biz Barcelona‘ dayken o Amerika’daydı. Oradan bana mesaj yazıp, madde madde gidilecek yerler listesi gönderdi. Hepsi yemek üzerine… O kadar detaylı yazmış ki, gideceğimiz yerde ne yiyip ne içeceğimize kadar detaylı bir liste. Barcelona‘ daki son günümüzde onun listesinden öncelikle El Quim‘ e gitmeye karar verdik…
La Boqueria olarak bilinen şehir pazarı Barcelona’nın en meşhur caddesi La Rambla üzerinde. Katalunya meydanından limana doğru giderken sağda… Burası çılgın bir yer… Sebzeden, deniz ürününe, şarküteriden ete her türlü yiyeceği bulabildiğin rengarenk bir pazar…
Ve her şey taptaze… Ayak üstü atıştırabileceğin bir sürü yer de var. Orda gözünün önünde pişirip servis ediyorlar…
EL QUIM DE LA BOQUERIA
Leyla’ nın tavsiye ettiği El Quim de onlardan biri ve uzaktan çok şirin gözüküyor.
O kadar güzel tariflemiş ki gerçekten her şey dediği gibi. Tezgahta bir sürü ağız sulandıran yemekler, burnuna gelen nefis kokular ve barın içinde arı gibi çalışan aşçılar. Küçücük alanda 6-7 kişi çalışıyor ama kolları dövmeli adamı göremedim Leyla…
Leyla’ nın orada özellikle yememizi istediği “FRIED EGGS WITH BABY SQUIDS” meğer oranın spesiyaliymiş…
Lezzetini tarif edecek kelime bulamıyorum… Baby kalamarlı yumurta… Teşekkürler Leyla…
PALAU GÜELL (Güell Sarayı)
Gaudi‘ nin böylesine ünlü bir mimar olmasındaki süreçte çok önemli bir isim var… Dönemin güçlü iş adamlarından biri Eusebi Güell… Ona inanmış ve hamiliğini yapmış… Evlerini yaptırmış, proje ve inşaat süreçlerinde onun rahat çalışması için gereken ne varsa sağlamış…
Bir sanatçı için, bir mimar için zengin bir müşterinin önemi ayrıdır. Antoni Gaudi’nin şansı, Eusebi Güell ile karşılaşması ve Güell‘ in onun yeteneklerini keşfetmesi bence…
1886 yılında Güell, Gaudi’ den kendisini diğer varlıklı komşulardan farklı kılacak bir malikâne tasarlamasını istemiş. Sonuçta da ortaya Gaudi’nin bu erken dönem eserlerinden olan Güell Sarayı ortaya çıkmış…
Çoğunlukla mermer ve ahşap kullanılan binada detayları ve işçilikleri incelemek bile baş döndürücü…
Palau Güell, de Gaudi‘ nin diğer eserleri gibi UNESCO Dünya Mirası sayılan eserlerinden biri…
1889’da tamamlanan bina, zengin birinin evi olmasının yanı sıra politik toplantıların yapıldığı, oda müziği konserlerinin verildiği ve önemli konukların ağırlandığı farklı salonlara sahip bir yer…
Yüksek tavanlı salonlarda mermer sütunlar, cumbalardaki detaylar hepsi birer sanat eseri…
Binanın arkasında kalan cumbanın dışarıdan görünümü…
O dönemde misafirler malikâneye at arabalarıyla parabolik kemerlerin altından geçerek girermiş ve içeride atlarını ahıra götürmeleri için seyislere bırakarak merdivenlerden ana salona çıkarmış… Bu fotoğraftaki mekan atların bulunduğu bölümmüş…
Ve binanın çatısında bulunan ve Antoni Gaudi ile özdeşleşmiş kırık seramiklerden yapılmış bacalar…
Bilemiyorum ne kadar doğru; bir yerde okumuştum. Sanırım Casa Batllo içindi… Evde çatı bacalarını kaplamak için kullanacağı seramikler yolda kırılıyor. Gaudi geri göndermek yerine bu kırık parçaları, yuvarlak yüzeyleri kaplamak için kullanıyor… Kimse (Gaudi dahil) bu kırık seramik ve cam parçalarının sonradan Barcelona’ nın simgesi olacağını öngöremiyor tabii!
BİRAZ DA SOKAKLARDA GEZELİM
Noel öncesi olduğundan sokaklar rengarenk ve hareketli… Hediyelik eşya satan standlar ve noel şarkıları eşliğinde sokaklarda olmak güzel…
Hediyelik eşya satan standlar ve noel şarkıları eşliğinde sokaklarda olmak güzel…
Bir şey aldın mı diye sorun… Hayır… Aaa… Pardon sadece Gaudi desenlerinden esinlenerek yapılmış bir kolye ve bileklik…
Aaaaa… Bir de hediye aldım… Kocamdan 10. evlilik yıldönümü hediyesi…
Ben orda hayran hayran periscope yayını yaparken, canlı yayında yeni alyanslarımızı hediye etti… Nice birlikte gezeceğimiz yıllarımız olsun, hep sevgiyle geçelim tüm yollardan…
Bir şehri tek başına etkileyen adam… Antoni Gaudi… Her yerde adı ve çizgileri yıllardır devam ediyor…
Şimdi bu da ne diyeceksiniz… Bu bir sıçan adam biblosu. Kafasında kırmızı geleneksel Katalan beresi, üstünde basit bir gömlek ve pantalonla genç bir Katalan delikanlısı. Tabii pantalonunu indirmiş, çömelmiş ve kakasını yapmış vaziyette size bakıp gülümseyen bir genç… Katalanların yılbaşında bereket getirdiğine inandıkları bu Caganer bibloları her yerde…
Son zamanlarda bu klasik figür çeşitlenmiş… Yani pozisyon ve işlem aynı, mesela Obama, Sarkozy, Papa, Homer Simpson, Darth Vader vb aklınıza gelebilecek her türlü ünlünün Caganer versiyonu var Noel pazarında…
Sokaklar ışıl ışıl rengarenk ama akşam olunca karnımız acıktı ve Leyla’ nın diğer önerileri için merkezden ayrıldık…
BODEGA 1900
“Önce Bodega 1900 a gideceksiniz ve orada vermut içeceksiniz” dedi Leyla. “Yanında da ismini hatırlamadığım, tahta kaşıklar içinde servis edilen yeşil zeytine benzer bir şey veriyorlar ondan yiyeceksiniz” dedi… Sonra da hemen karşısında Tickets Bar varmış orada da yemek yiyecekmişiz… Leyla’ya yemek ve mutfak konusunda güvenirim, bu yüzden internetten gideceğimiz yerleri hiç araştırmadım bile…
Bodega 1900, Plaça Espanya‘ ya yakın, Parallel caddesi üzerinde. Katalunya meydanından metroya binip dört durak sonra indik ve mekana kadar beş dakika kadar yürüdük. Saat 21.30 olmuştu ve karnımız çok acıkmıştı… Ege ve Aylin bize katılmadılar o gece… Evlilik yıldönümüz diye bizi başbaşa bıraktılar…
Kapısına geldiğimizde garson kız bize kibar bir şekilde rezervasyonumuz olup olmadığını sordu. Açıkçası hiç aklımıza gelmemişti rezervasyon yaptırmak… Mekan çok küçükmüş… Hiç yer olmadığını ve bizi kabul edemeyeceğini söyledi. Oraya kadar boşu boşuna gittiğimize mi yanalım, vermut içemeyeceğimize mi, o kaşık içindeki ne olduğunu bilmediğimiz şeyleri yiyemeyeceğimize mi?
Mekanın dışındaki iki masa bile rezervasyonluydu… Kıza yalvara yakara, kaldırım üzerindeki koca fıçıda takılabileceğimizi ve fazla kalmayacağımızı söyledik ve okey aldık…
Ve sonuç zaferle sonuçlandı… Vermutlarımız geldi… Yanında patetes cipsi, parmesanlı çubuklar ve turşulu sardalyalarımızla çok mutluyduk… Tahta kaşık içindeki yeşil şeyler mi ne? işte o da buranın spesiyaliymiş… Spherical olives… Jöle desen jöle değil, zeytin desen tadı benziyor ama sıvı… Lezzet mükemmel… Döndükten sonra araştırdım ve nasıl yapıldığını öğrendim. Yapılışı oldukça zahmetli. Önce zeytinler eziliyor, sıkılıyor ve bir sürü işlemden geçiyor. Merak ediyorsanız videosu burda… Video
Oradayken TripAdvisor‘ dan girip baktığımda insanların burası için aylar önceden rezervasyon yaptırdığını görünce buna da şükür, şanslıymışız dedik. Yalvara yalvara da olsa…
Hesabımızı ödeyip kalktık. Ucuz mu pahalı bir yer mi siz karar verin… TripAdvisor‘ daki yorumlarda pahalı bir yer olduğu çoğunluktaydı.
Yolun karşısına geçip diğer mekana gittik. Tickets Bar… Bir şok da orada yaşadık… Yine aylar öncesinden rezervasyon yapılan bir yer ve ayakta bile yer yok… Burada yalvarmalarımız işe yaramadı. Halkla ilişkili hanım bize civardaki diğer restaurantları önerip kartlarını vermek istedi. Almadık… Aklımız masalara servis edilen tabaklarda kalarak istemeye istemeye çıktık mekandan…
Daha önce Passeig de Gràcia‘ da, Casa Batlló ile Casa Milà arasında gözümüze kestirdiğimiz bir mekan vardı, atladık metroya ve oraya gittik…
LA CONSENTIDA CERVESERIA
Dar cepheli fakat çok büyük bir tapas bar La Consentida…
Saat 23.30 olmuştu ve biz çok acıkmıştık… Neyse ki açıktı.
Dekoru, barın üzerinde asılı butları, tapasları ile bizi memnun etti burası…
Tabii ki Sangria eşliğinde…
…………………………………..
Otele dönerken Gaudi ile Casa Batlló’ da vedalaştık… Çünkü sabah ayrılacağız Barcelona’ dan…
Aynı zamanda “Kemikler Evi” denen binayı gece görüp fotoğraflamak da hoş oldu…
Balkon korkulukları gece maske gibi gibi gözüküyor… Hoşçakal dahî adam Antoni Gaudi…
Ertesi gün de havaalanında Miró ile vedalaştık… Miró‘ nun bir eseri, devasa boyutta havaalanın bir duvarına seramiklerle yapılmış…
Sanatçısına değer veren bir ülke nasıl oluyormuşu yurt dışına her çıkışımda görüyorum… Darısı bizim ülkemizin başına…
Tabii ki yetmedi beş gün. Aklım bir çok şeyde kaldı… Yine de çok keyifli bir beş gündü…
Sevgiler,
Füsun Bay Canbay
Not: Barcelona‘ da 5. gün yazısının sonuna geldiğinize göre diğer günleri de okuduğunuzu düşünüyorum. Yok, direk buraya geldiyseniz işte size diğer günlerin linkleri…
///
BARCELONA 1. GÜN YAZISI İÇİN link :
BARCELONA 2. GÜN YAZISI İÇİN link :
BARCELONA 2. Gün 14 Aralık 2015 /// La Sagrada Familia – Park Guell – El Nacional
BARCELONA 3. GÜN YAZISI İÇİN link :
BARCELONA 4. GÜN YAZISI İÇİN link :
Gecen sene BCN i bizde gezdik ve asik olduk o sehire.Imkan olsa oraya yerlesmek te isteriz.
Cok guzel anlatmissiniz,ellerinize ve emeginize saglik.
Saygilar.
Beğendiğize sevindim Ender bey… Bir imkan, bir iş olasılığı olsun da mecburen 😉 oraya yerleşeyim diye çok dua ettim. ?? Hala da ediyorum… ☺️??????
Fusun’cum, sizlerle birlikte tekrar gezdim Barcelona sokaklarını. Hislerini aynen paylaşıyorum, bizde 4 gün gibi Barcelona, 1 günde Figueres (Dali Müzesi) yaptık ama hala vakit darlığından göremediğim ama görmek istediğim yerler vardı Barcelona’da. Müze biletlerini önceden almak ve restaurantlarda rezervasyon yaptırmış olmak önemli, kışın bile kuyruk var her yerde. Harika bir yazı, çok bilgilendirici. Barcelona’ya gidecekler için güzel tavsiyeler ile dolu bir yol gösterici, akıcı dilde bonusu. Kalemine sağlık.
Çok teşekkür ederim Leylacım. Senin tarafından bu güzel sözleri duymak mutlu etti… Göremediğimiz yerler için belki bir gün birlikte gideriz Barcelona’ya… 🙂