Tarih 13 ağustos 2005
Saat 05:30
Güneş doğarken doğuya gidiyorum…
Gece mavisinden gün turuncusuna yolculuk…
Önce eski bir dosta uğruyorum…
Henüz uyku mahmurluğu üzerindeyken varıyorum yanına…
“Sen hiç uyanma, devam et uykuna ben ilişirim yanına…
Çok kalmayacağım nasılsa… Doğuya gidiyorum…”
Uğurlarken beni çoktaan günün telaşını başlatmıştı
Koca şehir İstanbul…
Ya da ben İstanbul’ un kollarında uyuyup kaldım…
Ve tüm bunlar bir rüyaydı…
Gözlerimi açtığımda Diyarbakır’ daydım…
…………………………………………….
Şimdi diyeceksiniz ki “Ağustos sıcağında Diyarbakır‘ da ne işin var?”
Sevgilimin Diyarbakır‘ daki geçici görevinin son günüydü o gün. Ben de Bodrum‘ dan atladım uçağa İstanbul aktarmalı Diyarbakır‘ a gittim. Düşüncemiz araba kiralayıp 4 gün Mini Gap Turu yapmak… Fakat Diyarbakır havaalanına indiğimde böyle bir sıcaklığı daha önce yaşamadığımı hissettim… Yüzüme vuran sıcaklık Bodrum‘ un iki misli. Neyse artık yapacak bir şey yok ve yine neyse ki sıcakla aram iyi ama arabaya her biniş inişte gözlük camlarımın buğulanması can sıkıcı…
Her ne olursa olsun canımın sıkılmasına izin vermeyeceğim… O kadar heyecanlıyım ki; Güneydoğu Anadolu‘ ya ilk gidişim. Aslında Ankara‘ dan doğuya hiç geçmedim. Rüya gibi bir şey burada olmam…
Diyarbakır’ ı görmemle ayrılmamız bir oldu… Vakit kaybetmemek için hemen yola çıktık. Döndüğümüzde adım adım gezeceğime söz ver verdim Diyarbakır‘ a…
Acelemiz var şimdi. Nemrut‘ a gidiyoruz…
Planımız önce Nemrut Dağı‘ na çıkıp gün batımını izlemek. Gece konaklamayı Kâhta‘ da yapmak ve sabah tekrar Nemrut‘ a çıkıp gün doğumunu izlemek… Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Hem buraları ilk defa göreceğim, hem Nemrut‘ a çıkacağım, hem de bütün bunları sevdiğimle birlikte yapacağım. Tarifsiz duygular…
Kuru toprağa can veren Fırat‘ la ilk buluşmamız da oldukça heyecanlıydı… Nasıl olmasın, Türkiye‘ nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağı Fırat. Ülkemiz sınırları içersinde 7 ilin topraklarına can veriyor…
En sonunda nehrin kıyısına indik. Buradan feribotla karşı kıyıya geçeceğiz… Uzun bir süre çay içip bekledikten sonra karşı kıyıdan gelen feribot gözüktü. Bununla mı geçeceğiz karşıya? dedim Murat’ a… Biraz derme çatma da...
Ve sonunda Fırat‘ ın üstündeyiz. Galiba ben biraz uzaylı gibi kaldım bu ortamda…
Ve ilk defa bir çocuğun gözlerinde tutuklu kaldığımı hissettim…
Bir anda Sezen Aksu‘ nun her dinlediğimde içinde ümit de olsa içimi burkan sözleri geldi…
Ne senden fazlayım
Ne senden az
Aynı macerada ayrı biraz
Gözle biçim biçim
Kalple anlar içim
Ayrı gayrı olmaz
Sen yoksan ben hiçim
………………………………
Kâhta’ ya vardıktan sonra Kommagene Krallığı‘ na doğru yol alıyoruz…
Uzaktan bakınca küçük bir tepe gibi gözüküyor 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı…
Ama zirvesine tırmanmak kolay değil Nemrut’ un. 2.000 metrede dinlenmek gerek ve derin derin nefes alıp vermeniz gerekiyor bu noktada…
Kral 1. Antıochos’ a (Kommagene Kralı) hak vermemek elde değil… Tanrıların ve tabii ki kendi heykellerinin de bulunduğu tapınağı yaptırdığı yer, denizden 2150 yükseklikte olup, insana muhteşem duygular yaşatıyor… Antıochos’ un Romalıları bozguna uğrattıktan sonraki zafer ve güven duygularının bir eseri olan bu tapınakta sabah güneş ayaklarınızın dibinden doğuyor, akşam ayaklarınızın dibinden batıyor… O’ nun istediği de zaten buydu…
Tanrılar kadar yüce olmak…
Nemrut’ a vardığımızda güneş batmak üzereydi… Güneş batmadan önce Tanrılarla tanıştık…
Kommagene Krallığı‘ nın bolluk ve bereket tanrıçası Fortuna’ dan bişeyler bulaşsın diye bu kadar yakınlaştım ama henüz bir değişiklik yok… Olursa söylerim…
Güneşin bizden ayrılmasına sayılı dakikalar var… Yanımıza aldığımız Dimitrakopulo şarabımızla biz veda törenine hazırız…
Bir sonraki sabaha kadar…
Tarih 13 ağustos 2005
Saat 19:30
Güneş batarken doğudayım…
Bu sefer günün turuncusundan gecenin lacivertine yolculuk…
Sanki geceyi daha da ağırlaştırıyor günün yorgunluğu…
Ve geceyi bekliyorlar yeni tanıştığım Tanrılar…
“Hadi gidin uyuyun artık… Biz geceyi bekleriz…
Geç kalmayın sabaha… Birlikte doğalım yeni güne…”
Uğurlarken bizi Tanrılar, gecenin soğuğu dokundu tenlerimize…
Ve sımsıkı sarıldık geceye…
Ya da ben İstanbul’ un kollarında uyuyup kaldım…
Ve tüm bunlar bir rüyaydı…
…………………………
Devam edecek…
Füsun Bay Canbay
Daha fazla bilgi ve fotoğraf içinse aşağıdaki adreslere tıklayıp takibe almanız yeterli… ?
A bir de paylaşım yaparsanız tam süper olur… ?
WEB SİTE takip için ABONE olmayı unutmayın http://fusyollarda.com/
YouTube kanalıma da ABONE olmayı unutmayın lütfen ?https://www.youtube.com/channel/UCbyV…
İNSTAGRAM takip için https://www.instagram.com/fusyollarda/
FACEBOOK sayfa beğenisi için https://www.facebook.com/fusyollarda/
İLETİŞİM için : info@fusyollarda.com