BARCELONA 2. Gün 14 Aralık 2015 /// La Sagrada Familia – Park Güell – El Nacional

LA SAGRADA FAMILIA

Barcelona’ da ikinci güne pırıl pırıl bir güneşle uyandık. Aralık’ ın ortası olmasına rağmen şansımıza hava bahar gibi…

Sabah soluğu La Sagrada Familia’ da aldık… Biletleri ben önceden internetten aldığım için sıra beklemedik. Yoksa feci sıra var aklınızda olsun…

La Sagrada Familia 1882 yılında yapımına başlanmış ve hala yapımı devam eden devasa bir bazilika. Eserlerinde Hristiyan sembolizmini kullanmayı seven Antoni Gaudi’ nin bu katedral inşaatında bunu uygulama imkanı bulmuş bulmasına ama insanın başını da döndürüyor… Detaylar incele incele bitmiyor…

Bazilikanın iç yapısını ayakta tutan kolonlar dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlanmış. Gaudi tam bir doğa hayranıymış.

Gerçekten de yapının içine girildiğinde ormanda dolaşma hissi uyandırıyor…

Antoni Gaudi 1883 yılında devralmış bu projeyi. Fakat 1926 yılında bir tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalmış… Tam 43 yıl… Yapımı halen devam ediyor. 132 yıl olmuş başlanalı. Bitmeyen kilise…

1882 yılında halkın yardımlarıyla yapımına başlanan projenin bitmemesinin nedeni, hala sembolik olarak halkın yardımlarıyla yapımına devam edilmesi imiş. Ama bence Gaudi’nin karmaşık mimari tarzının çözülmesinin güçlüğüdür. Bu nasıl bir düşünce şeklidir ve nasıl detaylardır…

Gaudi’ in bu kiliseyi tasarlarken bir gün önce gezdiğimiz Santa Maria del Mar Bazilikası‘ ndan etkilendiğini duymuştuk. Tabii ki çok çok çok farklı ama bir esinleniş de yok değil gibi. Ne dersiniz?

Bu sihirli kare bir çok yerde var. Sayıları her yönden topladığında 33 sayısı çıkıyor… Bu sihirli kareler MÖ 2.200 yıllarından beri biliniyormuş. 19. yüzyılın sonlarında matematikçiler sihirli kareleri olasılık ve analiz problemlerinde uyguluyorlarmış. Ve aynı zamanda Hz. İsa’nın 33 yaşında çarmıha gerilmesinin bir sembolü olduğu tahmin ediliyormuş…

Kapı kolu. Detay… Bir kapıda bile onlarca, yüzlerce detay var…

Şimdi sizi Barcelona’ nın simgesi olan La Sagrada Familia Kilisesinin gözüme takılan diğer detaylarıyla baş başa bırakıyorum…

Muhteşem vitraylar kilisenin içinde inanılmaz ışık ve renk oyunları yapıyor…

Her vitrayda ayrı hikaye, ayrı renk geçişleri var…

 

Her kolonda aylar ve ayları simgeleyen motifler bulunuyor…

Bitki ve hayvanların doğal biçimlerinden etkilendiği her yerde gözüküyor. Ağaçların dallarını, bitkilerin yapraklarını, hayvanların iskelet yapılarını… Doğada ne gördüyse taşa çevirmiş…

Gaudi, ölmeden önce kulelerden sadece bir tanesinin bitmiş halini görebilmiş. Kulelerin tepesindeki süslemelerin cennet ile yeryüzü arasında bir bağlantı sağladığını düşünüyormuş…

Gaudi, ölümünden sonra tamamlanabilmesi için hangi bölümün nasıl yapılacağına dair tüm detayları bırakmış. Fakat iç savaşta inşaat ve orijinal projeler ciddi anlamda zarar görmüş…

Gaudi’nin ölümünden sonra oluşturulan ekip La Sagrada Familia tamamlama projesinin yürütücülüğünü yapıyor…

Kilisenin içindeki müzede yapım sürecine ait mimari çizimler, detaylar ve maketler yer alıyor…

Neredeyse hayatını adamış bu kiliseye Gaudi. Tam 43 yıl emek vermiş ve bu süreçte sadece kilisenin yapımına başlanan ilk bölümü Nativity Facade’ ı bitmeye yakın görebilmiş… Bu kadar uzun sürdüğü için sorulan sorulara da “işverenim aceleci değil” cevabını veriyormuş…

Görecek ve anlatacak o kadar çok şey var ki; Barcelona’ da kaldığımız 5 günü buraya ayırsam yetmez…

Unesco dünya tarih mirası listesinde yer alan La Sagrada Familia ile vedalaşıp, bir başka Gaudi eseri olan Park Guel’e gidiyoruz…

PARK GÜELL

Burası gerçekten harikalar diyarı gibi bir yer… Her şey çok süslü yaş pasta kıvamında. Mozaikler her yerde ve yine muhteşem detaylar…

Park Güell Barcelona tepelerinde içinde Gaudi’nin evinin bulunduğu bir park. Aslında bir site inşa etmek istemiş burada.  Fakat gerçekleştirememiş… Parkı gezince iyi ki burayı site haline getirmemiş diyorsunuz…

Fakat ben Gaudi’nin parkın içinde kendisi için yaptığı ve yaşadığı eve bayıldım…

Sakin, dingin, duru pembe ev…

İçinde odası olduğu gibi korunuyor ve bina aynı zamanda tasarımlarının sergilendiği bir müze haline getirilmiş…

Ve tabii bahçe… Saatlerce bu bahçede kalabilirim…

EL NACIONAL

Tüm gün Gaudi sarhoşluğu yaşadıktan sonra akşam yemek için El Nacional e gitmeye ve yorgunluk atmaya karar verdik…

Burayı Baran önermişti… Baran, iyi bir gezgin… Bir de izmir’de La Puerta diye mekanları var ki nefis. Yolunuz İzmir’e düşerse mutlaka uğrayın…

Burası içinde bir sürü ayrı restaurantı barındıran koskoca bir mekan… İnanılmaz ferah… Bir önceki akşam gittiğimiz Mercat Princesa gibi yerel bir restaurant değil, biraz daha turistik denilebilir ama ben çok beğendim… El Nacional, içerisinde La Paradeta (deniz ürünleri), La Taperia (Tapas), La Llojta (balık), La Braseria (brasseri) restoranın olduğu farklı mutfak seçenekleri sunan şık bir yer…

Ege’nin Barcelona’da yaşayan ilkokul arkadaşı Pamir de bizimleydi o akşam… Gençlerle birlikte olamak bir harika… Umarım onlar için de öyleydi… Doğrusu ben peşlerine takıldığım için pek memnunum…

Biz o akşam El Nacional’ de hem tapas hem de deniz ürünü yiyebileceğimiz bir bölüme oturduk… Yediğimiz her şey çok lezzetliydi… Bir de elinde tepsiyle garsonlar o an ne çıktıysa dolaşıyor ve bağırıyor… “Karides isteyen vaaar mıııı?” diye… Yanından geçerken tabağınıza alıyor, bira ve sangria eşliğinde afiyetle yiyorsunuz…

Benim mekanlardaki takıntım tuvaletleridir… Evet kesinlikle öyle… Çok önemlidir. Mekan hakkında kararımı orada veririm genelde… El Nacional de benim gibi düşünenlerden anladığım kadarıyla. Tuvalet sıradan bir tuvalet değil. Lavabolar mermer kütüklere oyulmuş ve hepsi orta aksa sıralanmış. Muslukların hepsi farklı. kapılar ve seramikler beyaz, oldukça ferah… Ve en önemlisi bu binanın tarihçesini duvarlarda buluyorsunuz..

2.600 m2 lik alana sahip olan bu bina, 1889’da kurulduğundan bu yana Barcelona’nın endüstriyel devrimine tanıklık eden, tarih dolu, sembolik bir yer. Başlangıçta, bir kafe tiyatrosu, sonra kumaş boya fabrikası, iç savaş öncesinde de bir araba ticaret dükkanıymış…  Sonunda bir garaj olmuş.

Tuvaletin duvarlarında garaj zamanında çekilen fotoğraflar ve aynı açıdan şimdiki halinin fotoğrafları asılı… Tuvaletler konusunda haksızmıymışım?

///

BARCELONA 1. GÜN YAZISI İÇİN link — BARCELONA 1. Gün 13 Aralık 2015 /// Katalan Müzik Sarayı – Picasso Müzesi – Santa Maria del Mar Bazilikası – Mercat Pricesa Tapas

BARCELONA 3. GÜN YAZISI İÇİN link — BARCELONA 3. Gün 15 Aralık 2015 /// Casa Batlló – Casa Milà – La Rambla – El Born – Agua Restaurant – Bar Marsella

BARCELONA 4. GÜN YAZISI İÇİN link — Barcelona 4. Gün 16 Aralık 2015 /// Plaça Espanya – Katalan Ulusal Sanat Müzesi – Poble Espanyol – Mies van der Rohe – Joan Miró – Hard Rock Cafe

BARCELONA 5. GÜN YAZISI İÇİN link — Barcelona 5. Gün 17 Aralık 2015 /// Mercado de la Boqueria – El Quim – Palau Güell – Bodega 1900 – La Consentida Tapas