HAYDİ BAŞLIYORUZ
Başlanmış olan her şey bir gün biter…
Belki bir saat, belki bir gün, belki bir ay, belki de yıllar sonra… Ama mutlaka biter. Biz bitmesini istesek de; mesela okul gibi, istemesek de; mesela tatil gibi, bilmesek de; mesela hayat gibi, gün gelir bir gün biter… Benim eşim okuldan sıkılan, isyan eden öğrencilerine şunu der “Çocuklar okul biten bir şeydir.”
Halbuki başlarken, hatta başlamadan önce hepsinde heyecan vardır. Yeni bir okula başlarken, yeni bir işe, yeni bir projeye, yeni bir yıla, yeni bir geziye ve hatta yeni bir aşka belki… Önceden hazırlıklar yapmalar, heyecanla o günü beklemeler… Yaşarken keyifli zamanlar bitmesin diye günlerin yavaş geçmesini istemeler, ya da mecbur olduğumuz şeyler için sıkıntılı günlerin bir an önce geçmesini istemeler…
Biz hangi duyguda olursak olalım o günler geçer ve biter. Sonra şöyle bir geriye baktığımızda; eğer ki zorlandığımız bir süreçse ya derin bir ohh çekeriz ya da eğer çok keyif alınmış bir dönem ise, hani yediğimiz çok lezzetli bir yemeğin ardından damağımızda kalan bir tat vardır ya, işte o tadın verdiği derin hazzı yaşarız…
O zaman ne yapıyoruz? Madem ki sayılı olan günler bir gün bitecek, o günlere kendimizi keyifle hazırlayalım ki, yaşanan günlerin her ne olursa tadını çıkartalım ve her bitişte mutlu son yaşayalım…
Biraz önce siz bu yazıyı okumaya başladınız ya, işte az sonra o da bitecek. Şimdi ben bütün bunları niye anlattım? Ne anlatmak itiyorum ki?
Yazının sonuna geldiğinizde kendimi doğru ve iyi bir şekilde ifade edip, hangi duygularla bu yazıyı yazdığımı anlatabilmek, belki uzun zamandır düşünmediğiniz bir noktaya değinirim de belki farklı bir bakış açısı sağlayıp dudak kenarlarınızda minik bir kıvrım ile (yukarı doğru) ve sıkılmadan yazıyı bitirmenizi sağlamak olabilir… Yazının sonunda bir yorumla nasıl bittiğini paylaşırsanız sevinirim.
GOOGLE SAĞOLSUN
Şimdi gelelim asıl konuyaaa… 🙂
Aylar öncesinden, aylar sonra başlayacak olan bir gezi programı yapmaya başladım. Hemen hemen tüm gezilerden önce böyle bir çalışma yaparım zaten. Elimizin altında Google gibi bir arama motoru varken bu hiç de zor değil ve fakat zaman alan bir şey. Gidilecek yer ile ilgili (seyahat şekli, ülke, şehir, köy, kasaba, konaklanacak yerler, yerel tatlar, mekânlar vs) gerçekten çok ciddi araştırıp, daha önce deneyimi olanların paylaşımlarını okurum, notlar alırım. Bazılarına bu tuhaf gelebilir. Bazen eşim ve oğluma da gereksiz geldiği zamanlar olmuştur ve bunu dile de getirmişlerdir. Git, gör ve yaşa..!
Tabii bu da güzel olabilir aslında. Ama nasıl olursa güzel olur bence biliyor musunuz? Gittiğin yerden dönmekle ilgili zaman sınırlaman olmazsa… Gittiğin yeri tanımak, bilgilenmek için “yaşayarak” tercihini kullanıyorsan elbette en güzeli. Ama nerdeee bizde o zaman? Zaten başlangıç ve bitiş günü önceden belirlenmiş sınırlı günde nasıl yaşayarak öğreneceksin? Bitiş günü var işte, o gün geldiğinde bitecek ve gezdiğin, gördüğün, yaşadığınla sınırlı kalacaksın. Önceden bilgilenip bilinçli gezdiğinde zaman kazanıyorsun o kesin. Fakat zaman zaman spontane keşiflerin de tadı başka oluyor, o da ayrı… 🙂
#FUSBİZİKARADENİZEGÖTÜR
Genelde gezilere eşimle gittiğimiz için seyahat planı yapmam çok kolay oluyor. Kolay oluyor derken, Murat zaten bana bırakıyor. Nasıl olsa ben yapıyorum planları ve onun da nelerden keyif aldığını, keyif almasa bile bazen ben illa görücem diye tutturunca mecbur kalacağını (sonunda mutlu olduğunu) bildiğim için rahatım…
Ama bu sefer öyle değil işte… On bir kişilik bir plandan bahsediyorum. Bildiğin tur organizasyonu gibi yani… İki kişilik organizasyon ve hatta eğer diğer kişi kocansa çok kolay… Mutlu olmak ve mutlu etmek çok kolay. Hani samanlık seyranlık durumu… 🙂
On bir kişinin on günlük seyahat planlamasını yapma görevini demeyeceğim, “lütfûnu” veren can arkadaşlarıma öncelikle huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Herşey; bana inanıp, güvenen, “sen bu işi çok iyi yapıyorsun” diye gaz veren, hafif endişeli şekilde “ya planladıklarımı beğenmezseniz” dediğimde “mühim olan birlikte olmamız değil mi?” diyerek yüreğime su serpen Kasabanın Cadıları‘ ndan birinin bir gün bir gezi fotoğrafımın altına #füsbizikaradenizegötür etiketini yazmasıyla başladı…
AVRUPA BİRLİĞİ* gibidir KASABANIN CADILARI**
Biraraya geldiğimizde zaman zaman Karadeniz’i göremediğimizden ve görmek istediğimizden bahsediyorduk ama bu olayı esas olarak tetikleyen neydi gerçekten bilmiyorum. Aman ne önemi var canım, iyi ki de başlamış bu süreç. Teşekkürler Neda’ cığım…
Ve kendimi bir anda Karadeniz programı yapar buldum. Bodrum’ dan yola çıkacaktık, yaşadığımız yerden, yani güzel ülkemin neredeyse en güneybatısından… Ve Sinop’ tan başlayıp kıyı kıyı, yayla yayla Karadeniz’ i gezip yine güzel ülkemin en kuzeydoğusuna kadar gidecektik. E oraya kadar gitmişken sınır aşıp Gürcistan’ a geçmemek olmaz deyip başladım seyahat planımızı oluşturmaya…
*Avrupa Birliği (AB), demokratik Avrupa ülkelerinden oluşan, vatandaşlarının hayatını iyileştirmek ve daha iyi bir dünya yaratmak için çalışan bir ailedir.
**Kasabanın Cadıları (KC), demokratik Bodrum kadınlarından oluşan, birbirlerinin hayatını iyileştirmek ve daha iyi bir yaşam sağlamak için çalışan bir ailedir.
BU SEFER HABER VERİYORUM
Ben genelde seyahatlerimiz öncesi paylaşım ve duyuru yapıp nereye gideceğim hakkında bilgi geçmem. Hatta gideceğim yer hakkında ip uçları verip “Hadi bakalım tahmin edin” derim. Bilenlere de o gittiğim yerlerden minik anı objeleri getiririm. Bu sefer önceden paylaşmak istedim. Hem diğerlerinden farklı olan bu gezi hazırlık sürecinin heyecanını paylaşmak, hem de bu rotayı yapmak isteyen olursa onlara da belki faydam dokunur diye düşündüm. Nasıl olsa yapılmış olan plan var. Belki sağını solunu değiştirip size uygun bir hale getirebilirsiniz. Oralardayken de takipte kalırsanız planladıklarımdan duyduğum memnuniyet ya da memnuniyetsizliklerimden haberdar olabilirsiniz.
5 Temmuz-15 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirmeyi planladığımız bu geziye bir de isim verdim. UY KARADENUZ…
UY KARADENUZ
Uy Karadenuz’ un 10 gün süreceği; göreceğimiz, konaklayacağımız yerler ve yapacağımız kilometre hesaplarından sonra belirlendi. Ve de herkesin uygunluk şartlarına göre… Elbette daha uzun bir zaman diliminde olsa daha keyifli olabilir ama on bir kişinin bütçe ve zaman planları bu takvimi çıkarttı bize…
Temmuz ayında gerçekleştirmeyi planladığımız seyahatimiz ile ilgili çalışmalara dört ay önceden yani Mart ayında başladım. Zaman kazanmak için Bodrum’ dan Ankara’ ya uçakla gidip Ankara’ dan karayolu ile devam ederiz diye düşündüğümden hemen Pegasus Hava Yolları‘ ndan uygun fiyatlı gidiş-dönüş uçak biletlerimizi aldım. Seyahatin kaba bir taslağını oluşturmuştum ama benim için uçak biletlerinin alındığı gün gezi hazırlık süreci başlamış oldu. Araştırmalar, gezilecek görülecek yerler, konaklama noktaları, kalınacak yerler, lezzet durakları vs. hepsini en ince detayına kadar planlamam lazım. Çok yoğun, çok heyecanlı ve çok keyifli bir süreç başlamış oldu benim için. Biliyorum, 5 Temmuz’da bu süreç bitecek ve yeni bir süreç başlayacak…
KISMETSE OLUR
10 gece 11 gün sürecek seyahatimizde (5 Temmuz / 15 Temmuz) toplam 2.850 kilometre yol yapacağız. Ankara Esenboğa Havalimanı’ na vardığımızda önceden bağlantı yaptığımız Fores Turizm Seyahat Acentesi‘ n den kiraladığımız şoförlü aracımız bizi bekliyor olacak. Kalabalık olduğumuzdan bu uzun yol boyunca rahat edeceğimiz içinde tv, çay kahve makinası vs. olan VIP araç tercih ettim. Aracın fotoları güzel gözüküyor. Umarım tahminlerimin üzerinde bir konfor sunar bize… Firma sahibi Ergün beye bu konuda güveniyorum.
Güven konusu demişken, en başta Pegasus‘ a güvenmek istiyorum. Umarım rötar falan olmaz da planlarımız değişmez. Ki minik bir değişiklik yaptı bile şimdiden. Neyse ki onu tolere edecek zaman dilimimiz vardı…
SİNOP
İlk günkü rotamız Sinop… Toplam 452 km yol yapacağız o gün. Ilgaz Dağları‘ na bir kahve molasıyla selam verip, öğle yemeğimizi Kastamonu’ nun ödüllü yöresel mutfağı Münire Sultan Sofrası’ nda yiyeceğiz.
M.Akif Ersoy‘ un İstiklal Marşı‘ nı ilk okuduğu yer olan Nasrullah Camii‘ ni, Osmanlı evlerini gezip pastırma alışverişimizi yapıp yola devam edeceğiz…
Günü Sinop İnceburun’ da bitirmeye niyetim var… Zamanlamamız planladığım gibi giderse Türkiye’ nin en kuzey noktasındaki deniz kıyısında günbatımını izlemek şahane olacak diye düşünüyorum…
Akşam yemeğimizi Beyaz Ev Restaurant’ ta yedikten sonra Sinop’ ta konaklayacağımız, denize sıfır otelimiz Otel 117 ye geçip ilk günün yorgunluğunu atacağız…
SAMSUN
İkinci gün sabah kahvaltıdan sonra Sinop’ u gezeceğiz. Sinop Cezaevi, Kale ve Hamsilos Fiyordu‘ nu gezdikten sonra öğle yemeğinde Bafra pidesi yemek üzere Bafra’ daki Turan Usta Pide Salonu’ nun yolunu tutuyoruz rotamızda. Sanırım epey kilo almış olarak döneceğiz bu geziden…
Yemek sonrası rehavet çökmeden hemen yola çıkıyoruz ve bir saat sonra Samsun‘ a varıyoruz. Bandırma Vapuru, Onur Anıtı ve Amisos Mezarları‘ nı gezip Samsun‘ un bir ilçesi olan Ayvacık‘ a gidiyoruz. Akşam yemeğimiz ve konaklamamız göl kenarında bulunan Legend Otel‘ de…
TRABZON
Üçüncü gün oldukça hareketli ve keyifli bir yol bekliyor olacak bizi. Benim Karadeniz Bölgesi‘ nde bildiğim tek yer olan Ordu‘ dan geçiyor olacağız. Evet evet yanlış okumadınız, Karadeniz Bölgesi‘ ni ben de ilk defa geziyor olacağım… 🙂 Ordu ile ilgili yazımı okumak için linki tıklayabilirsiniz. ⇒ Ordu’ da Zaman Nasıl Geçti Anlamadım
Ünye Yaşayan Kültürel Miras Müzesi‘ nde Halkbilimci İhsan Akbulut‘ un keyifli anlatımıyla bilgiler alıp, oyunlar oynayarak başlayacağız güne. Ardından Uzun Saçlı‘ nın yerinde çay içip, Yason Burnu‘ nu dönüp acıkmış olan karnımızı Ordu Aktaşlar Restaurant‘ ta doyuracağız. Orada içtiğim Pancar çorbasının (kara lahana) tadı hala damağımda. Yemekten sonra nefis Ordu manzarasını izlemek üzere teleferikle Boztepe‘ ye çıkacağız.
Tirebolu‘ da çay molası verip gece konaklayacağımız Akçaabat‘ a doğru yola çıkacağız. Akşam yemeğimiz Trabzon Akçaabat marinada bulunan ve Nuray hanımın işletmesini yaptığı Marina Restaurant‘ ta…
Daha önceden konaklamayı düşündüğüm ve rezervasyon yaptığım Tarihi Şamlıoğlu Konağı‘ nda tesisatla ilgili problemlerden dolayı tadilat durumu ortaya çıkınca, sahibi Hüseyin beyin içine sinmedi ve bizim için yeni bir otel önerdi ve rezervasyonumuzu yaptı. Akçatepe Dağ Evleri‘ nde kalacağız o gece…
ARTVİN
Dördüncü günün tarihi 8 Temmuz… Yeni yaşımı yine yollarda karşılayacağım için çok mutluyum. 🙂 Hem de sevdiğim dostlarımla, yanımda sevgilimle… Bundan şahane doğum günü olur mu?
O gün önce Sümela Manastırı‘ na gideceğiz. Tadilatı halen sürmekte olduğu için aşağıdan fotoğraf çekmekle yetineceğiz sanıyorum. Öğle yemeğimizi Sürmene‘ de bulunan Bozo Pide‘ de yemeği düşünüyorum. Daha iyisi var diyorsanız önerilerinizi bekliyorum… Yemekten sonra Uzungöl‘ e hareket edeceğiz. Bakalım duyduğumuz, okuduğumuz ve üzüldüğümüz kadar betonlaşmış mı Uzungöl?
Rize‘ den geçiyorsak çay bahçelerini görmeden olmaz… Bir de Çaykur‘ un Cumhuriyet Çay Fabrikası‘ nda çay üretim süreçlerini de görelim diyorum. O gece Arhavi‘ de konaklayacağız. Konaklayacağımız yeri görmek için çok heyecanlıyım. Ezmoce Köy Evi tipik, yöresel, keyifli bir konaklama sunuyormuş. Serender‘ de kalacak arkadaşlarım çok şanslı bence…
BATUM
Bugün Batum‘ a geçmeden önce Mençuna Şelalesi‘ ni görmeye gideceğiz. Kim bilir belki kendimizi serin sulara atabiliriz…
Sarp Sınır Kapısı‘ nda işlemlerimizi tamamladıktan sonra aracımızı Türkiye‘ de bırakıp taksiyle Batum merkeze gideceğiz. Sanırım bu şehirde meydan meydan gezeceğiz. Avrupa Meydanı, Neptün Meydanı, Piazza Meydanı…
Şehirde görülecek yerlerden en çok Aşk Heykeli (Ali ve Nino Heykeli) ni merak ediyorum. Bir de çeşmesinden Gürcü içkisi Chacha akan Chacha Tower‘ ı… Yerel lezzetleri tatmak için henüz mekân belirlemedim, önerisi olan varsa memnuniyetle değerlendirilir. Konaklamamız Piazza Four Colours otelde olacak…
RİZE
Batum‘ u da gezdikten sonra artık Rize Yaylaları‘ na doğru yola çıkabiliriz. Önce rafting yapmak isteyenler ve öğle yemeği için Fırtına Deresi‘ nin kıyısında bulunan Taka Rafting Kır Lokantası‘ da mola veriyoruz.
Çamlıhemşin‘ de iki gece konaklayacağımız Puli Mini Otel‘ e giriş yapıp eşyalarımızı bıraktıktan sonra Ayder Yaylası‘ na çıkıyoruz. Ne kadar betonlaşmış, eskisi gibi değil dense de oraya kadar gidip görmeden, yöresel tatlar olan muhlama, lahana sarması yemeden olmaz… Mekân belirlemedim, oraya gittiğimizde tavsiyeler alıp değerlendirmek istiyorum.
RİZE YAYLALARI
Seyahatimizin 7. gününü olduğu gibi yaylalara ayırıyoruz… Pokut, Sal, Trovit, Palovit… Ya-aylaalar yaylalaar… 🙂
Yeşilin onlarca tonunu göreceğim için şimdiden heyecanlıyım…
Konaklamamız yine web sitesinden inceleyip çok beğendiğim Puli Mini Otel‘ de olacak…
GİRESUN
Sekizinci gün Giresun yaylası olan Kümbet Yaylası‘ na doğru yola çıkıyoruz. Toplam beş saat yolumuz var. Akçaabat, Vakfıkebir ve Espiye‘ den geçeceğiz. Yolumuzun üzerinde önereceğiniz en lezzetli yöresel yemekleri yiyebileceğimiz yerler var mı? Varsa paylaşırsanız sevinirim…
Konaklayacağımız Birun Kümbet Dağ Evi‘ ni ben çok sevdim. Konumu, evlerin ahşap ve yöresel dokuda olması beni etkiledi. Umarım yanılmam ve mutlu bir şekilde ayrılırız…
ORDU
Bu sabah kalacağımız Birun Kümbet Dağ Evi‘ ne 35km mesafede bulunan Mavi Göl ve Kuzalan Şelalesi‘ ni görmeye gideceğiz. Keyifli olacağını düşünüyorum. Bir enteresan yer olan Kök Ev‘ de çay içmeyi planlıyorum. Görsellerini incelerseniz neden enteresan dediğimi anlayacaksınız. Doğanın içinde huzurlu bir yer…
Öğle yemeğimiz için Giresun Piraziz‘ de bulunan Özkukul Pide Salonu‘ nu tercih ettim. Açıkçası Oğuz Yenihayat‘ ın burası ile ilgili yorumları beni etkiledi… Dedim ya biz bu seyahatte oldukça kilo alacağız. Pideler, muhlamalar, tereyağlar… Dönünce sıkı bir rejim ve spor bizleri bekliyor olacak. 🙂
Daha önceki Ordu seyahatimde gördüğüm Gaga Gölü‘ ne gideceğiz. Göl kıyısında efsane Çaycı Resul‘ un yerinde çay molası verip hikayelerini dinleyeceğiz…
Akşam yemeğimiz ve konaklamamız Aybastı Kent Ormanı‘ nda… Daha önce deneyimlediğim ve çok beğendiğim yayla kekikleri ile beslenmiş kuzu etinden yapılan yemeklerden tadacağız. Ayrıca yayla balı, manda tereyağı, manda yoğurdu da nefisti…
AMASYA
Seyahatimizin onuncu günü 1.500 rakımlı Perşembe Yaylası‘ nı ve yayladaki dünya harikası menderesleri göreceğiz. Daha önce gittiğimde (Kasım ayı) yayla karlar altındaydı ve kıvrım kıvrım akan akarsular sanki karın üzerine çizilmiş gibi görünüyordu. Şimdi ise yaylayı yemyeşil görme şansımız olacak…
Meşhur Tokat Kebabı en orijinal haliyle Niksar‘ da yeniyormuş. O halde öğle yemeği için Tarihin Başkenti Niksar‘ a doğru yola çıkacağız… Orhan Pamuk‘ un Kar romanında geçen ünlü Niksar cevizli çöreğinin de tadına bakılmalı. Niksar‘ ın içinde kısa bir turdan sonra rotamız Amasya…
İçinden Yeşilırmak‘ ın geçtiği Amasya‘ nın o güzel Yalıboyu evlerini hep fotoğraflardan görüp hayran kalmışımdır. Sonunda yakından görebileceğim için çok mutluyum…
Amasya‘ nın en az elması kadar meşhur leziz yemeklerini tatmak için seçenekleri değerlendiriyorum. Karar verdiğimde paylaşacağım…
Konaklamamız Uluhan Otel‘ de…
ÇORUM ⇒ ANKARA ⇒ BODRUM
Ve artık seyahatimizin son günü gelmiştir. İstesek de istemesek de…
Bitmesini istemeyeceğimizi düşündüğüm gezimizin son gününü Büyük Hitit İmparatorluğu’ nun Başkenti Hattuşaş ve Alacahöyük Antik Şehri‘ ne ayıracağız.
Bitti…
O zaman HAYDE GİDELUM
Not: Henüz bu seyahat gerçekleşmediği ve dolayısıyla kendi fotoğrafım olmadığı için yazının ana görseli Rize Valiliğine ait olan www.visitrize.com sayfasından alınmıştır.
Tatlım, her yaptığın iş gibi bu seyahat planı da harika olmuş. Kasabanın Cadıları olarak Karedenize bambaşka bir enerjiyle ayak basıp, Yeşilin kimbilir kaç tonunu keşfedeceğiz. Eminimki; Kasabanın Cadıları Karadeniz’ de nefis bir fotoroman olacaktır. Yaşayacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyorum-KC’den ŞuŞu
Çok teşekkür ederim Şuşucum… ?? Umarım herşey yolunda gider ve mavi yeşil bir sürü güzel anıyla döneriz Karadeniz’den…