FARKLI BİR YOLCULUK HİKAYESİ
“Her yolculuk zaten farklı değil midir?” diyenler olabilir…
Gittiğin, gezdiğin, gördüğün her yer elbette farklı oluyor ama sanırım bir zaman sonra tüm bunlara belki bir şeyler daha eklemek gerekiyor. Gereklilik demek de çok doğru olmayabilir aslında ama ben; bu duygudaydım…
Füsyollarda’nın sıkı takipçileri gönderdiği mesajlarla paylaşımlarımdan keyif aldıklarını, ben gezdikçe onlar da kendilerini oralarda hissettiklerini dile getiriyor. Bu da beni mutlu ve motive ediyor. Ama……..
Eeee… “Daha ne istiyorsun Füs?” demeyin bana… Yetmiyordu. Bir şeyler daha yapmak istiyordum ama ne..?
Füsyollarda gezerken sadece gördüğü yerleri, o yerlerdeki önemli detayları, keşifleri belleğine almakla yetinmiyor, gittiği yerlerdeki yaşayanlarla da iletişim kurmak istiyordu. Yurt içinde bu zor değil. Yurt dışında lisanım yetmediği için (bu da benim ayıbım olarak geçsin kayıtlara) zorlanıyorum. Allahtan sevgilim yanımda ve yetemediğim zamanlarda imdadıma yetişiyor. 🙂 Yani bir şekilde yollarda tanıştıklarımız; sonrasında görüşüp, haberleştiğimiz; en azından hal hatır sorduğumuz arkadaşlarımız, dostlarımız oluyor. Dünya aslında çok küçük ve aslında herkes birbirine çok yakın. Bazen yola çıkarken yanımızda minik hediyeler götürüyoruz yollarda tanıştıklarımız için, bazen onlar bize hediye veriyor, bazen de yollardan biz birer anı hediyesi getiriyoruz sevdiklerimize. Küçük, minicik şeyler ama anımsamak, anımsatmak için o kadar önemli ki…
Tamam, bu da çok güzel. Anlarımıza anlamlı anılar katıyoruz. O anlar, herhangi bir yerde aklımıza geldiğinde dudaklarımızın kenarlarının yukarıya doğru kıvrılmasına, Murat’la gözgöze gelip “Evet yaaa… Birbirimizin dillerini bilmememize, ortak herhangi bir dilimizin olmamasına rağmen ne harika bir gün geçirmiştik.” ya da “Köy evinin bahçesinde çaldığı tulum nasıl hepimizi oynatmıştı ve ne güzel sohbet etmiştik.” dememize sebep oluyorsa hayat boyu unutulmaz demektir…
Ya gördüklerimiz… Gitmeden önce plan yapıp, hayal kurduğumuz yerler gerçek oluyor her seferinde. Bazen hayalimde canlandırdığımdan çok daha fazla etkileniyorum gördüklerimden, bazen de hayalimde çok büyütmüşüm diyebiliyorum. Ama yine de hayal kurmakla başlıyor herşey…
Ve bir hayal kurmaya başlıyorum. Hayalimde Füsyollarda’ya gezerken bir şeyler yaptırmak istiyorum. Gittiği gördüğü yerlerdeki birilerinin de belki bir hayali vardır, belki onun için bir şey yapabilir ya da gerçekleşmesine katkısı olabilir. Belki ağaçlar için, belki sokaktaki küçük dostlarımız için bir şeyler yapabilir. Ya çocuklar? Çocuklar için ne yapabilir Füsyollarda? Onların daha iyi bir geleceğe sahip olması için neler yapabilir? Murat’la birlikte hayal kuruyoruz… İlk akla gelen onlara kitap götürmek oluyor. Hatta yola çıkarken arabaya kitapları yükleyelim, ihtiyacı olan köylere kütüphane yapılmasına katkıda bulunalım diyoruz. Murat da emekli olacağı için daha çok yollarda olup, daha çok çocuğa ulaşıp, kitaplar götürüp, onların da hayal güçlerini daha da kuvvetlendirebilecektik. Biliyorsununuz çocukların hayal güçleri bizimkilerden çok daha fazla güçlü…
Ve bir gün sevgilimden müthiş bir öneri geliyor… “Sesli kitap götürelim”
Murat, uzun yıllardır Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı‘nda (TÜRGÖK) kitap okuyor. Okuduğu kitaplar orada sesli kitap haline getirilip Türkiye’de yaşayan görme engellilere ulaştırılıyor. Bizlerin (bunları okuyorsanız sizin de görme engeliniz olmadığını düşünüyorum) çok rahatlıkla okuyup edindiğimiz bilgilere, görme engelliler “SES” yolu ile sahip oluyorlar.
Heyecanlandım tabii. “Nasıl Yani?” diye sorarken gözlerimdeki pırıltıyı Murat da fark etti… O günden beri haftalarca, aylarca neredeyse her gün bu konu üzerinde fikir ürettik. O kadar konsantre olduk ki bu konuya; rüyalarımızda görmeye, birbirimizi uyandırıp anlatmaya başladık. Ve bu konuyu en küçük detayına kadar kafamızda netleştirene kadar kimseyle paylaşmamaya karar verdik. Belki büyüsü bozulmasın diye belki de dışarıdan etkileşim alıp da motivasyonumuzu kaybetmemek için olabilir. Neden olduğunu gerçekten bilmiyorum ama bu düşünce iyi geldi. Ve şimdi sizlerle paylaşma zamanı…
Füsyollarda; gezip göremeyenlere gittiği yerleri tanıtmak, hayalini kurdurmak, belki biraz ilham vermek amacıyla gerek fotoğrafla, gerekse yazarak onlara ulaşmaya çalışıyor ya… Fakat farkındaysanız gördüklerimizi yine görsel malzemelerle anlatmaya çalışıyoruz.
Ya göremeyenlere… Görme engeli olanlara nasıl ulaşmalıydık? Onların hayal güçlerini nasıl harekete geçirebilirdik?
Görmeyenlere de bunları anlatmak, hayalini kurdurmak istersek ne yapa bilirdik?
Yollardayken kimlere, nasıl dokuna bilirdik, sesimizi nasıl duyura bilirdik?
Görmeyenlerde hayal gücü daha geniştir. Yeter ki duyabilsinler…
Özellikle çocukların hayal güçleri sonsuzdur. Hele bir de görmeyen çocuksa ve hayal gücü için ihtiyaç duyduğu şeylerin başında ses geliyorsa…
Çocukluk döneminin en kuvvetli iki kavramı olan arkadaşlık ve kardeşliğin, karşılıksız vermenin ve sevginin hayal gücüne sağlayacağı katkı için çocuklardan çocuklara bir ses köprüsü kurmak istedik
İşte “Ses Kardeşim” projesinin kıvılcımları böyle oluştu.
Çocuklarla başlamalıydık. Gideceğimiz bölgelerdeki çocuklardan, görme engelli kardeşlerine birer armağan olsun dedik. Biz de buna aracılık edelim. Çocuktan çocuğa sesli kitap…
Bunun için içini stüdyo olarak düzenleyeceğimiz bir araca ihtiyacımız vardı. Şirin bir araç olmalıydı. Hem hepimizin aşina olduğu hem de çocukların ilgisini çekip içindeki stüdyoya hevesle girmelerini sağlayacak bir minibüs. Çok kısa bir süre önce, daha bu proje netleşmemişken ama kafada “ne yapmalıyım?” soruları dolanırken çok sevgili dostumuz Ufuk Tiyanşan, yeni bir minibüs topladığını söylemişti. “Minibüs toplamak ne demek?” diye soruyorsanız siz Volkwagen T2 ne demek bilmiyorsunuz demektir. Şu yetmişlerin efsane minibüsü… Sekiz on ay daha sürecekti Ufuk’un aracının kullanılır hale gelmesi. Fikrimize inanan Ufuk, bittikten sonra bu yolda, bu amaçta dilediğimiz gibi kullanabileceğimizi söylemişti. Havalara uçtuk uçmasına da biz bir an önce hayata geçirip yola çıkmak istiyorduk. Hemen İnternette araştırma yapıp T2 lere ulaşmaya çalıştım. İstanbul’da bir firma bu minibüsleri kiralıyordu. Kiralık Vosvos a instagram aracılığıyla kısaca projemizden bahseden bir mesaj gönderdim. Hemen aradılar konuştuk. İlk pilot çalışma için araçtan kira almayacaklarını söylediler. Yaşasın harika başlamıştık.
Hemen İzmir’deki araçları ile irtibata geçmek için Woswosizmir in iletişim numaralarını paylaştılar benimle. Aracı görmeye gittik. Pespembe şipşirin bir vosvos minibüs. Bayıldım… Tamam dedim. İşte benim arabam. İlkokuldayken benim de okul servisim bundandı. Su yeşiliydi rengi. Ama bu pembeye aşık oldum… Fırat harika bir çocuk. Arabaya o kadar güzel bakmış ki, pırıl pırıl… Araç için ondan ne istersek seve seve yapabileceğini söyledi. Perdeleri yoktu. Pembe pötikareli perdeler yaptırdı. Koltuklarını bizim kullanımımıza uygun hale getirdi. İçine bir de masa koydu.
Daha ne olsun. Bizim pembiş yavaş yavaş yola çıkmaya hazır hale geliyordu.
TÜRGÖK’ ÜN SEÇECEĞİ ÖYKÜ KİTAPLARI OKUNACAK
Hayallerimiz kafamızda yavaş yavaş şekillenmeye başladığında bu konuyu Türgök ile paylaşmaya karar vermiştik. Sonuçta çocuklardan aldığımız sesleri Türgök’e götürecektik. Türgök Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Yazgan, İzmir’de karşı bina komşumuz. Bir akşam Tülay hanıma çay içmeye gidip heyecanımız paylaştık. Tülay hanım mevcut olan heyecanımıza daha da heyecan kattı. Dosyamızı hazırlamamızı ve yönetim kuruluna projeyi sunmamızı istedi. Eve dönerken caddeyi neredeyse uçarak geçecektim… Hemen proje dosyasını hazırladık. Yıllardır mesleki olarak mimari proje hazırladığım için bildiğim yol haritalarını izledim. Yönetim Kurulu üyeleri proje sunumumuzu hayranlıkla dinledi…
Çıkan sonuç; Biz 10-14 yaş arası çocukların; onlar kadar özgürce kitaplara ulaşamayan görme engelli arkadaşları, kardeşleri için kitap okumalarını sağlayacağız. Türgök’ ün seçeceği öykü kitapları olacak bu kitaplar. Gezici stüdyo olan aracımızda kaydedilecek sesler, Türgök’te cd ye aktarılacak ve Türkiye’nin her yerindeki görmeyen çocuklara ulaştırılacak.
HAYATTA EN ÖNEMLİ ŞEY, DOST BİRİKTİRMEK
Proje bu kadarla sınırlı değildi. Olamazdı zaten. Yıllarını TRT ye vermiş bir kocan varsa olmazdı ki… Murat “Çocukların o stüdyodaki heyecanlarını da görüntülemeliyiz” dedi. Düşünsenize, hayatlarında ilk defa mikrofon başına geçecekler ve sesleri kaydedilecek. Biz büyükler bile heyecanlanıyoruz mikrofon karşısında. Neyse ki mikrofon karşısında heyecan yönetimi eğitimi veren bir sevgilim var. Çocuklar okurken o heyecanın doğru kullanılmasını sağlayacağından hiç şüphem yok… Araç içine kameralar, dışarıda çocuklarla ilk karşılaşma görüntüleri derken biz bir kaç kamera ile yola çıkmaya karar verdik.
Madem ki minnoş pembiş vosvosumuzla yöre yöre gezeceğiz, hem de kameralarla, o halde neden gittiğimiz her yöreyi ve o bölgenin güzelliklerini de kayıt altına almayalım ki? (Gezici ruhum iş başında) 🙂 Sonuçta drone dahil, dört kamera ile yola çıkmamız gerektiğine karar verdik. Karar verdik vermesine ama bu kadar kamerayı ben tek başıma kullanamam ki… Konuyu paylaştığımız bu işin üstadı dostlarımız Binali ve Gürkan tek kelime soru dahi sormadan “Pilot çekiminizde yanınızdayız.” dediler…
TÜRKİYE’NİN İLK ÇOCUK BELEDİYESİ
Hayalin gerçeğe dönüşmesine çeyrek kalmış durumda ama henüz çözemediğimiz bir konu var. Yola nereden başlayacağız? Rotamız ne olacak?
Çocuğa önem veren, “Aman o çocuktur” deyip geçmeyen bir yer arıyordum. Onları sadece yarının büyükleri olarak değil, aynı zamanda bugünün bireyleri olarak görüp, yaşadıkları kentte söz sahibi olmalarına olanak sağlayan bir yer… Çok mu ütopik düşünüyorum? Müslüman mahallesinde salyangoz satsam daha mı iyi dersiniz? Hele ki son günlerde sıkça rastladığımız çocuk istismarı haberlerinin olduğu bir ülkede yaşıyorken… Ben yine de minik de olsa bir ışık olduğunu düşünerek aramaya devam ettim. Ve buldum da…
Türkiye’nin ilk Çocuk Belediyesi‘ nin bulunduğu Seferihisar…
Şaka gibi gelebilir bilmeyenler için. Ama gerçek… Belediye Başkanı bile bir çocuk. Bu öyle 23 Nisanlarda bir günlüğüne başkanlık koltuğuna oturan çocuklar gibi değil, her dönem seçimle başkanlık koltuğuna oturan çocuklar. Ve kentle ilgili alınan kararlarda söz sahibiler. Çocuk dostu kent diye ben buna derim… Şu anki başkan Selin Ada ve meclis üyeleri ile paylaştık projemizi. İlgiyle dinledikten sonra büyük bir zevkle göremeyen kardeşleri için mikrofon başına geçip kitap okuyacaklarını söylediler…
BAŞTAN SONA
En başta ortaya attığımız hayaller, fikirler havada uçuşurken onları bir bir tutup toparlayan, harmanlayan ve yol haritamızı çizen biri vardı yanımızda. Gönüllü konsept danışmanımız Burak Amirak… O bir marka yaratıcısı. Aynı zamanda akademisyen. Takıldığımız her yerde, her konuda bizi sabırla dinleyip, karamsarlığa düştüğümüz anlarda kolumuzdan tutup yukarı çeken, kurduğu cümleler sonunda yanından tekrar umutla ayrıldığımız Burak hocama çok teşekkür ediyorum. Bir hocam daha var teşekkür etmek istediğim. Mansur Tansu Gülaydın ve ekibi sadece logomuzu oluşturmakla kalmadı, projeye kimlik kazandırdı. Yukarıda da dediğim gibi; hayatta en önemli şey, dost biriktirmek…
Teşekkürlere geçtim diye sona geldim sanmayın, biz daha yeni başlıyoruz…
Daha fazla bilgi ve fotoğraf için aşağıdaki adreslere tıklayıp takibe almanız yeterli…
Bir de paylaşım yaparsanız tam süper olur…
WEB SİTE takip için ABONE olmayı unutmayın http://fusyollarda.com/
YouTube kanalıma da ABONE olmayı unutmayın lütfen ?https://www.youtube.com/channel/UCbyV…
İNSTAGRAM takip için https://www.instagram.com/fusyollarda/
FACEBOOK sayfa beğenisi için https://www.facebook.com/fusyollarda/
İLETİŞİM için : info@fusyollarda.com
hocam harikasınız ben de tuzum olsun istiyorum! 64 not ile! 😉
Harikaydınız, mükemmeldiniz! Şimdi beni yeni sözcüklerin arayışına sürüklediniz! 🙂 Harika ve mükemmelden daha iyi bir sözcük arıyorum!