YOKSA KUZEY IŞIKLARI BİZE KIYAK MI YAPTI?

NORVEÇ / Tromsø / Şubat 2016

Tamara, gönderdiği mailde şöyle diyordu;

“Sizi otobüsle ışıkları izleyebileceğiniz en uygun yere götürebiliriz, orada sıcak bir ortam sağlarız, yemek, kahve, sıcak çikolata ikram edebiliriz. Tüm bunlar için garanti verebiliriz, ammaaa bir tek şey için garanti veremeyiz.”

“O gece Kuzey Işıkları’nı görebileceğinizin garantisini veremeyiz…”

Bir yudum mutluluk…

Tamara, Nordiva Tour’ un yetkilisi… Norveç’ e gitmeden önce internetten bulup bağlantı yaptık.

Oslo gidiş dönüş biletlerimizi aylar önceden almıştık. Fakat havayolu firması dönüşümüzü erkene çekince Tromsø’ ye sadece bir gece ayırabilecektik.

Tamara’ nın sözleri bizi az da olsa “Acaba görebilecek miyiz?” diye düşündürttü haliyle…

Acaba görebilecek miydik?

Halbuki bir yudum mutluluk için gidiyorduk Norveç’e…

Ben hiç ümidimi kaybetmemiştim ama sadece bir gecemiz vardı… Gördük gördük; göremezsek kös kös geri dönecektik…

10 Şubat sabahı saat 6:00 da İzmir’ den başlayan yolculuğumuz, akşam 18:00 de Tromsø’ de son bulmuştu.

Tam 12 saat…

İstanbul’ dan saat 10:00 da kalkan uçağımızın adı “Masal” dı ve bizi bir masal dünyasına götürecekti…

Oslo’ya indiğimizde fazla vaktimiz yoktu. Gümrük işlemlerinden sonra Tromsø uçağına neyse ki yetiştik.

Bu sefer uçağımız kırmızı… O kadar şirin ki Norwegian Havayolu’ nun uçakları, her yere bu uçaklarla gitmek isterdim…

2 saat de Oslo’dan Tromsø’ ye uçtuk.

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamış olsa bile aşağıda fiyordları görebiliyorduk…

Tromsø’ ye bir indik ki heryer bembeyaz…

Tromsø Havaalanı

Bu haritadadaki mavi nokta tam da bulunduğumuz yeri gösteriyor…

Neredeyse dünyanın tepesindeyiz… Bir üstümüz kuzey kutbu…

Kırmızı toplu iğne ise Norveç’ e ilk geldiğimiz yer Oslo

Tromsø birçok küçük adadan oluşan bir şehir… Keşke daha çok vaktimiz olsaydı ve tüm adaları gezebilseydik dedik… Belki yaza… Hem o zaman günler de uzun olur ve daha çok yer görme fırsatımız olabilir…

Taksi sırasında beklerken Murat bir yandan sürekli Tamara ile telefonla konuşuyor; bizi bırakıp tura gitmesinler diye. Çünkü turun saati 18:30 olarak bildirilmişti. Meğer boşuna endişe etmişiz. Uçaktan inenlerin çoğu o tura katılacakmış…

Taksi sırası bize geldiğinde şoför valizleri bagaja yerleştirirken Murat şoföre nereli olduğunu sordu. Meğer Irak’ lıymış… Adı CemalCemal önce kaçak olarak gelmiş buraya sonra yerleşmiş… Yol boyunca “biz sizinle kardeşiz” dedi durdu. Hatta Murat’ ın ismini öğrendiğinde, Irak’ daki karşılığının Polat olduğunu ve Kurtlar Vadisi’ni izlediğini anlattı. Bu kadar muhabbetten sonra otele vardığımızda bizden para almak istemedi. Zor ikna ettik… Telefonunu aldık, ertesi akşam da bizi havaalanına o götürdü…

Bu arada havaalanından merkeze giderken kilometrelerce tünellerden geçtik… Tünellerde öyle kavşaklar vardı ki sanki yer altı şehrindeydik…

Otele valizleri bırakıp hemen buluşma yerine gittik. Özellikle yakın bir otel tercih etmiştik. Yürüme mesafesinde…

IŞIKLARI KOVALAMAYA BAŞLIYORUZ

Yol boyunca videolar izleterek Kuzey Işıkları‘ nın yani “Aurora Borealis” in ne olduğu, nasıl oluştuğu, ne zaman ve nerelerde görüldüğü hakkında bilgiler verdiler… Araştırınca göreceksiniz ki bu, inanılmaz, muhteşem bir doğa olayı… Öncesinde çok şey okuyup izlemiştim ve şimdi şansımız varsa görebilecektik…

Yerleşim bölgesinden oldukça uzaklaştık. Yol kenarında tek ve iki katlı, perdeleri açık pencerelerinden sıcak evlerin görüldüğü yerleşimlerden geçtik. Dışarısı oldukça karanlıktı artık. Ben otobüsün penceresinin camına yapışmış şekilde gökyüzünde ışık arıyorum… Sevgilim bana inanmasa da, uzakta gökyüzünde gördüğüm aydınlığın şehir ışıkları olduğunu söylese de ben, gördüğümün, göreceklerimin habercisi olduğundan emindim… Evet, görünmeye başlamışlardı…

Yaklaşık 1,5 saat boyunca adalardan adalara, tek şeritli köprülerle geçerek en sonunda bir fiyordun yanında otobüsten indik… Tepeyi tırmanarak diğer taraftaki fiyorda geçtik.

Pembe iğnenin olduğu yerde, haritada neredeyse görünmeyen adadayız… Önümüzde büyük Norveç Denizi

Sanırım Evren bu sefer de sesimi duydu… Ya da biz çok şanslıydık… Yıllardır görmeyi hayal ettiğim kuzey ışıkları ile işte buluşmuştuk…

İki otobüs insan gözlerimiz gökyüzünde, dudaklarımızda tebessüm fotoğraf makinelerimize sarıldık…

Bu görüntüler asla cep telefonu ile kaydedilemiyor…

Hatta profesyonel makineler için de tripod gerekiyor. Bizim tripodumuz olmadığı için 13 saniye boyunca nefesimi tutarak ve kımıldamadan çekmeye çalıştım ışıkları… Evet buradaydım ve çok net olmasa da ben çekmiştim. Zaten hafızama da hiç silinmemecesine kazımıştım…

Titrek ve flu olsa da ışıkların bir oradan bir buradan bize yaptıkları şovları ve onları yakalamaya çalışanları kaydedebilmiştim…

Ben hala şoktaydım; nasıl olmam ki!! Bu gezi için çok şey okumuştum… Kuzey Işıkları her zaman gözükmeyebilir diyenler çoğunluktaydı. İşte buradaydık ve evren bize muhteşem bir ziyafet sunuyordu…

Bekleyiş güzeldir… Güzel bir günü, geceyi, yarını…

Hafızalarda kalacak an’ları…

Zaten o anlar değil midir hayatı hayat yapan?

Ben hayatımda bu kadar yıldızlı gökyüzü görmedim. Bir de sanki dokunabilecekmişsin gibi çok yakınlar… O kadar şaşkınız ki, 12 saat yol yapmışız ve bir masalın tam da ortasına dahil olmuşuz… Şaşkın ve mutlu…

Bu fotoğrafları bizi o noktaya götüren Tromsø Safari çekti… Onlar bu işin profesyoneli… Işıkların nerde olacağını tespit edebiliyorlar… Önceden belli noktalardaki adamlarıyla haberleşiyorlarmış… Gidecek olanlara tavsiyem böyle bir firma ile bağlantı kurmaları iyi olur… Yoksa biz de günlerce orada kalıp göremeyebilirdik…

Tek gecelik Tromsø seyahatimizde hem ışıkları görebildik hem de milyonlarca yıldızın altında, karların üzerinde muhteşem bir deneyim yaşadık…

O geceden profesyonel çekimlere Tromsø Safari’ nin sayfasındaki albümden de ulaşabiliyoruz. Hepsi nefis…

Karlar üzerinde, ancak kapısı açıldığında orada bir kulübe olduğunu anlayabildiğimiz bir yer fark ettik… Evet hava soğuktu ama biz ortamın heyecanından üşümüyoruz sanıyorduk. İçeri girdiğimizde anladık… İçerisi sıcacıktı. Dışarıya bakan hiç penceresi yoktu. Ve içeride sıcak içecekler ikram ediliyordu. Biz oraya gitmeden yaptığımız görüşmede Tamara yemek isteyip istemediğimizi sormuştu. Biz de iki ayrı (et ve balık) menü sipariş etmiştik. Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş, sadece balık çorbası vardı. Fakat bir şey söyleyeyim mi… Hayatımda yediğim en lezzetli balık çorbasıydı… Tadı hala damağımda…

İçeride biraz ısındıktan sonra sıcak çikolata ve kahvelerimizi alıp tekrar dışarı çıktık… Gökyüzü bu sefer başka şahanelikteydi… Yanan ateşin etrafında gecenin tadını çıkarttık… Işıklar gökyüzünde adeta dans ediyorlardı… Bunun ne olduğunu merak edenler için kısaca; kuzey kutbuna yakın olan yerlerdeki manyetik alanlarda güneş ışınlarının bir oyunu diyebilirim… Daha fazla teknik bilgi romantizmi bozuyor, dileyen Google’ dan öğrenebilir…

Çok mu şanslıydık, kısmet mi demek lazım bilmiyorum ama, ben bu geceyi hayatım boyunca unutamayacağım… Bir buçuk saat yol gidip otele vardığımızda evrene bir kez daha teşekkür ettim…

Otele döndüğümüzde evet yorgunduk ama çok mutluyduk… Kaldığımız oteldeki resepsiyonist, otelde bir hafta kalıp, her gece bu turu satın alıp göremeyenler olduğunu söyledi… Bir de Japonlar’ ın bir inanışına göre; bir kadın kuzey ışıklarını görürse erkek çocuğu olacak demekmiş. Sadece bizim otel değil, bütün Tromsø, Japon turist kaynıyordu…

Uyumadan önce hala gözümün önünde yeşil ışıklar bir oraya bir buraya kaçışıyordu…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Füsnot: Benim gibi böylesi ışık hayali olanların mutlaka görmesi lazım… İsteyince bir gün ayırmak bile yetiyormuş…

Ve ertesi günkü yazım burda Bir Günde Tromsø

Bu gezi ile ilgili daha çok fotoğraf mı görmek istiyorsun? İşte burda

İnstagram’ daki paylaşımlarımı da mı merak ettin? İşte o da burda füsyollarda

Bir de etiket vereyim kolaylık olsun #füsyollarda

1 thought on “YOKSA KUZEY IŞIKLARI BİZE KIYAK MI YAPTI?

Yorumlar kapalı.