CITYTREND Ekim 2011 Sayı 4 /// Bodrum’ da Sonbahar – Bodrum Karnavalı – Los Vivancos 7 Kardeş – MFÖ – Mazı

YAZ BİTTİ Mİ?

Susuz yaz

Sek rakı gibi katışıksız

Aşk dolu olsun

Aşksız yazma

Sıcak yaz

Ateş gibi kırmızı

Sevgi dolu olsun

Sevgisiz yazma

Mavi yaz

Kuşlar kadar özgür

Deniz dolu olsun

Denizsiz yazma

Bir solukta yaz

bitti…

Olsun

Seneye yaz

Uzun uzun yaz

Dolu dolu yaz

Bir çırpıda yazma…

 

 

 

BODRUM’ DA SONBAHAR

 

Hüzün gelir ya akla hep sonbahar dendiğinde…

Bodrum’ a da bir hüzün değer sonbaharda…

Aslında en güzel mevsimidir…

Güneşin artık deli gibi yakmadığı, sıcaktan bunalmadan dolaşılabildiği, en önemlisi bütün kalabalığın, kargaşanın azaldığı günler başladı Bodrum’ da…

Artık Bodrum, Bodrum’ da yaşayanlara kaldı diyebiliriz. Bizler yüzümüzde tatlı bir gülümseme ile kendi aramızda “bizbize kaldık” deriz.

Yaşasın artık plajlar da, koylar da bize kaldı…

Deniz ve güneşin en güzel olduğu zamanlar bu günler. Sıkış tepiş değildir sahiller. Bir koya teknenizi demirlediğinizde yan teknelerden cıstak cıstak sesleri yükselmez artık. Rezervasyon yapmadan gidilemeyen restaurantlarda şimdi rahatlıkla ve huşu içinde yemeğinizi yiyebilirsiniz. Önünden geçerken bile bas sesini ciğerinizde hissettiğiniz barlarda artık sohbet ederek içkinizi yudumlayabilirsiniz. Çarşı sokaklarında rahatlıkla dolaşıp alışverişinizi yapabilirsiniz.

Güneş de bir başka batar sonbaharda… Turuncunun ve kırmızının tüm tonları gökyüzünden denize yansırken hüznü daha çok hissedersiniz. Ya aşık olduğunuz zamanı hatırlatır ya da yeni aşklara yelken açtırır bu mevsim.

Kısacası hazan mevsiminde Bodrum, daha gerçek bir Bodrum olur…

 

 

 

 

KAFA NEREYE BİZ ORAYA

Hafta sonunda biraz Bodrum dışında olmak istedik…

Ama biraz dışında…

Niyetimiz cumartesi sabahtan çıkıp bir gece kalıp pazar dönmekti. Ama malum inşaat sezonu öncesinde proje hazırlıklarım olduğundan yola öğleden sonra dört gibi çıkabildik. Plaj çantalarımıza mayolarımızı, havlularımızı, iki t-shirt ve şort attık. İsteğimiz şu ki; sakin bir koy, deniz, kum, güneşten oluşan keyifli bir hafta sonu…

Güvercinlik’ ten Mumcular’ a döndüğümüzde seçeneklerimizi değerlendirdik sevgilimle. Aslında bu yola girdikten sonra gidilecek o kadar çok yer var ki. Tabii ki yola daha erken çıkabilseydik…

Çökertme’ yi bir sonraki sefere bırakıp Mazı’ ya doğru devam ettik. Bu yolu epeydir yapmadığımızı hatırlayıp kızdık kendimize. Hatta Mazı’ da en son nereye gittiğimizi çıkartamadık önce. Yolu bile şaşırdık. Ama bu çok normal. Çünkü Yukarı Mazı’ dan aşağıya inerken tabelaları kaçırdık. Mazı’ da denize girmek için birkaç seçenek var. Biz ilk önce yanlışlıkla Hurma sahiline indik. Gitmek istediğimiz yer ise İncekum

Sonunda Muhtarın Yeri’ ne geldik. Biraz kalabalık olması bizi daha önce de plajını kullandığımız Zeytin’ e yöneltti. Üç yıl önce el değiştirmiş Zeytin. İstanbul’ dan bunalan inşaat mühendisi Halit Bey, eşi ile yerleşmiş Mazı’ ya. Birkaç bungalov ilavesi yapmış misafirleri için. Hemen odamıza yerleşip gün batmadan kendimizi sulara bıraktık.

Sahilde bizden başka iki aile daha vardı. Bir yandan güneşe veda ederken diğer taraftan dolunayın muhteşem doğuşunu izledik, elimizde menekşe rakısı…

Dalga sesleri eşliğinde balıklarımızı yerken bir kez daha ne kadar şanslı olduğumuzu konuştuk. Bütün bu güzelliklere bu kadar yakın olduğumuz için…

Sabah yüzümüzü denizde yıkadık. Enfes bir kahvaltıdan sonra tavla oynarken, Bodrum’ dan buraya ilk defa gelen iki çift ile sohbet ettik.. Tekrar deniz ve dönüş vakti…

Tam istediğimiz gibi keyifli bir hafta sonu geçirmiştik. Kafamız döndü bizimle ama aklımız Mazı’ da kaldı.

Bu arada Mazı’ da kalan sadece aklımız olmamış. Mayolarımızı da orada bırakmışız. Kuruması için astığımız ipte…

 

 

LOS VIVANCOS 7 KARDEŞ BODRUM’ A GELMİŞ

Kalenin kapısında buluştuk kızlarla…

Mine, Neda, Sema, Hilal, Leyla ve Nigar’la… Onlar yedi kardeşse biz de yedi hatunuz…

İki gün önce akşam yemeğine Ekşi’ ye gitmiştik. Orada konuştuk gidelim mi diye. Bodrum Uluslararası Bale Festivali’ nin kapanışı Flamenko‘ nun prensleri ile yapılacak da biz gitmeyeceğiz. Hemen organizasyon yapıldı.

Bilboardlarda boy boy fotoğraflarını gördük… Heyecanla gösterinin saatini beklerken kapıda, bir yandan da gündelik yaşantımızdan paylaşımlar yapıyoruz. Ne çok şey buluyoruz konuşacak daha iki gün önce beraberdik. Neredeyse gösteri başlamak üzereydi içeriye girdiğimizde.

Kızların yerleri arka sıralarda. Onu bile zor bulmuşlar. Ben eşim tarafından torpilliyim tabi. Basın bölümünde oturuyorum ve bol bol fotoğraf çekebileceğim diye pek sevinçliyim. Ben tam bunları düşünürken bir anons, fotoğraf çekiminin ve kayıt yapmanın yasak olduğunu söylüyor.

Sahneye yedi tane birbirinden yakışıklı erkek çıkıyor. Tanrım o ne danslar öyle… Önce birlikte senkronize Flamenko izliyoruz. Klasik eserlerin Flamenko yorumu ile… Sonra teker teker solo danslar. Her solodan sonra seyircilerden alkışlar, ıslıklar çınlıyor kale. Biz ne öğrendiysek babamızdan öğrendik diyormuş bu çocuklar. Ne iyi etmiş babaları… Önceleri ayrı yerlerde dans ediyorlarmış. Sonra birlikte bu grubu oluşturmuşlar. Yedi yakışıklı kardeş bir nevi hayatlarını anlatıyorlar bize dansları ile… Dans yeminlerini…

Bu genç adamların maharetleri sadece dansta değil…

Ayrıca hepsi ayrı bir enstrüman çalıyor…

Işıklar, dans, müzik… Nefis bir görsel şölen yaşanmakta iken aniden yedisi birden üstlerindekileri çıkartıp atıyorlar. Üst bedenleri çıplak olarak sahneden atlayıp, seyircilerin arasına gelip danslarına devam ediyorlar. Alkışlar ve çığlıklar arasında sürpriz şovlarını yapıp sahneye döndüler…

Keyifli bir şov izledik…

Flamenko‘ nun kralı Joaquin Cortes kadar olmasa da yetenekliler. Cortes, idolleri imiş zaten…

 

 

BODRUM KARNAVALI VE MFÖ

 

Bodrum Sokakta…

Öncesinde bütün afişlerde, bilboardlarda böyle yazıyor…

Bir ilk için neler hazırlandı merak içindeyim. Uluslararası Bodrum Karnavalı’ nın açılış kokteyli için Hadigari’ ye gidiyoruz. Hadigari, bildiğimiz Hadigari… İçeride çeşitli sanatçıların karma resim sergisi var. Sergiyi gezip dışarıya, kokteyle geçiyoruz…

Ben mi bir tuhafım acaba… Beklentilerim mi yüksek yoksa… Karnaval eğlence demek değil mi? Bir karnavalın açılışı için çok sakin bir ortam. Günün anlam ve önemini gösterecek bir iz arıyorum. Hani bir afiş, banner, renkli renkli bişeyler…

Belki ilerleyen saatlerde bir hareket olur diyorum. Süslü püslü kıyafetli birileri konukların arasında dans ederek dolaşır belki… Olmadı… Herhangi bir açılışın kokteylinde gibiyiz…

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon sahneye çıkınca biraz hareketlendi ortalık. Coşkusu ile herkesi neşelendirdi. Bu bir ilk dedi. “Ve yıllar sonra bugünü gururla hatırlayacaksınız… Bu sizin başarınız olacak.”

Pazar günü Karnaval yürüyüşü yüzümü güldürdü. Renk renk kostümlü dansçılar ve animatörlerden oluşan Karnaval yürüyüşü bir ilk için güzeldi. İskele meydanında kurulmuş olan sahnede gruplar şovlarını yaptılar. Ama ne olurdu halk oyunları ekiplerinin gösterilerinin arasında diğer ülkelerden gelen dansçılar da küçük de olsa danslarından örnekler verseydi…

Dört günlük festivalin kapanış konseri MFÖ idi… İskele meydanındaki sahnenin önü konser saatinden önce dolmaya başladı. Anlaşılan çok kalabalık olacak. Neyse ki biz Cafe Bodrum’ un üst katında yerimizi ayırtmıştık. Öncesinde yemeğimizi yedik ve konsere hazırız…

Nasıl da özlemişim Mazhar Fuat Özkan’ ı dinlemeyi. Her şarkıyla coşuyoruz. Konser muhteşem…Binlerce kişi MFÖ şarkılarını hep bir ağızdan söylüyor. Hele Bodrum Bodrum’ u… Bodrum çınlıyor…

Ve sürpriz bir kutlama… Belediye başkanı Mehmet Kocadon’ un doğum günü. Sahnede pasta kesiliyor ve binlerce izleyen başkanın yeni yaşını kutluyor… Nice senelere Başkan…

Ve nice Karnavallara…

 

Sevgiyle,

Füsun Bay Canbay

 

CITYTREND Temmuz 2011 Sayı 1 /// BODRUM KANATLARIMIN ALTINDA

CITYTREND Ağustos 2011 Sayı 2 /// BODRUM – GÜMÜŞLÜK

CITYTREND Eylül 2011 Sayı 3

CITYTREND Eylül 2011 Sayı 3 RÖPORTAJ “MAVİ”

CITYTREND Ekim 2011 Sayı 4 RÖPORTAJ “BÜLENT ÖZDEMİR”

CITYTREND Kasım 2011 Sayı 5

CITYTREND Aralık 2011 Sayı 6

CITYTREND Ocak 2012 Sayı 7